.

   
  endüstri ve makine mühendisliği portalı
  KASLAR,ÇALIŞMALARI VE ANTROPEMETRİ
 

KASLAR,ÇALIŞMALARI VE ANTROPEMETRİ

Kaslar ve Çalışmaları

 

Kasların 2 çeşit çalışması vardır:

1.Dinamik Kassal Çalışma

2. Statik Kassal Çalışma

 

1.Statik Kassal Çalışma: Kasların hiç bir hareket üretmeden sabit bir şekilde kasılı kalmasıdır. Örneğin bir yükü vücuda uzak olarak tutmak, bir yerde durmak, palet yüklemek vb..

Statik kassal çalışma damarların kaslara ulaşmasını sağlayan dokuların sıkışmasına ve kan akışını sınırlanmasına neden olur. Bu da kaslara daha az oksijen gitmesiyle ve artık maddelerin kaslarda birikmesiyle sonuçlanır. Bu durumda ise daha çok kas ağrısı ve yıpranma görülür. Statik kassal çalışma için harcanan güç arttıkça yıpranma ve zorlanma miktarı da artar. Bu yüzden statik kassal çalışmaya çok uzun süre dayanılamaz.

Uzun zaman boyunca tekrarlanan, aşırı yüklü bir statik kassal çalışma eklemlerin, kirişlerin ve bağların bozulmasına ve bu rahatsızlıkların kronikleşmesine neden olur.

 

 

2.Dinamik Kassal Çalışma: Dinamik kassal çalışma kasların sürekli olarak hareket ve rahatlama halinde olmasıdır. Örneğin bir dümeni çevirmek vb..

            Dinamik kassal çalışma, statik kassal çalışmanın tam tersi olarak yeterli kan ve oksijenin kaslara ulaşmasına izin verir. Kasların sürekli kasılıp, gevşemesi solunum artıklarının kaslardan uzaklaştırılmasını sağlar. Dinamik kassal çalışma hiç bir yıpranma olmaksızın uzun zaman boyunca uygulanabilir.

 

 

Ergonomide Dikkat Edilmesi Gereken İlkeler ve Hususlar

 

İşyeri koşullarının adım adım izlenerek ergonomik prensiplerin uygulanması ve problemlerin çözülmesi gereklidir. Bazen işyeri sürecinde, işyeri ortamında, kullanılan el aletlerinde yapılacak küçük değişiklikler üretim, sağlık ve güvenlik alanlarında büyük değişikliklere neden olabilir. Örneğin aşağıda verilen iyileştirme değişiklikleri gibi:

  • Ayrıntılı işlerin olduğu yakın kontrolun yapıldığı çalışmalarda tezgah ağır işlere göre daha aşağıda olmalıdır.
  • Montaj işlerinde gelen parçalar işe uygun bir pozisyonda olmalı ve işçi kas gücünün büyük bir kısmını işi için harcamalıdır.
  • El aletleri sakatlanmaya ve kazaya neden oluyor ise değiştirilmeli veya düzeltilmelidir. İşçiler bu alanda çok güzel fikirlere sahip olabilirler.
  • İşçinin yaptığı iş uzun süreyle ters harekete, uzanmaya, dönmeye neden olmamalıdır.
  • İşçiler uygun kaldırma yöntemleri konusunda eğitilmelidir. İş dizaynı kaldırma ve taşımaları minimize edecek şekilde planlanmalıdır.
  • Oturarak çalışma minimize edilmelidir, böylece ayakta çalışma oturarak çalışmaya göre daha az yorgunluk getirir.
  • İş değerlendirilmesi ile tekrarlanan işleri yapan işçiler diğerleri ile rotasyona girmeli ve böylece işçilerin aynı kaslarının kullanılması ve sıkıcılık önlenmiş olur.
  • İşçiler ve kullandıkları makinalar iyi yerleştirilerek gereksiz performans kayıpları ve vücut zorlamaları önlenmiş olur.
  1. Çalışma alanı:

Çalışma alanı işçilerin işini yaptıkları alan veya bölgedir. Bu alanda makinalar, kontrollar, masa ve sandalye veya bilgisayar bulunabilir.

İyi planlanmış çalışma alanı kötü koşuların oluşturduğu hastalık ve incinmeleri engeller. Çalışma alanı işçi ile birlikte işin gerektirdiği koşulara göre etkin bir şekilde dizayn edilmelidir.

İyi planlanmış bir alanda işçinin vücudu konforlu ve uygun bir şekilde pozisyon alacaktır. Aksi durumda karşılaşılacak problemler şunlardır:

  • Sırt ağrısı ve incinmeleri,
  • RSIs gelişmesi,
  • Ayaklarda dolaşım bozuklukları.

Oluşan problemlerin sebepleri şunlardır:

  • Kötü dizayn edilmiş sandalye,
  • Uzun süre ayakta durma,
  • Uzak bölümlere uzanma,
  • Yetersiz aydınlatma nedeniyle işçinin işine yakın durması.

Aşağıda işyeri düzenlenmesine ilişkin bazı ergonomik prensipler verilmektedir. Bir çalışma ortamı düzenlenirken vücut ölçülerinin bilinmesi çok önemlidir.

 

 

Baş yüksekliği:

  • En uzun boylu işçinin çalışabilmesi için gerekli alan hazırlanmalıdır
  • Görüntü ekranların ve kontroları göz seviyesinin altına yerleştirilmelidir. Çünkü işçiler aşağıya doğru daha rahat bakabilirler.

Omuz yüksekliği:

  • Kontrol panelleri insanın beli ile omuz arasına yerleştirilmelidir.
  • Sık kullanılan cisimlerin ve malzemelerin omuz seviyesinin üstüde olmamasına dikkat edilmelidir. 

Kol uzanma mesafesi:

  • Malzemeler en kısa kolun yetişebileceği uzaklıkta olmalı ve malzemelere uzanırken eğilme veya bükülme yapılmamalıdır.
    • Uzun boylular malzemelere ulaşırken aşağıya doğru eğilmemelidir.
    • Malzemeler vücudun ön kısmına yakın olmalıdır.

     

    Dirsek yüksekliği:

    • Çalışma yüzeyi yüksekliği yapılan işin niteliğine göre ayarlanarak masanın altında veya üstünde olmalıdır.

    El yüksekliği:

    • Kaldırılan malzemelerin el ve omuz yüksekliği arasında olduğuna dikkat edilmelidir.

    Ayak uzunluğu:

    • Sandalye yüksekliği ve çalışma yüzeyi yüksekliği (masa veya tezgah) bacak uzunluğuna göre ayarlanmalıdır.
    • Özellikle uzun ayaklılar için rahat hareket edebileceği ve uzanacağı yeterli alan bırakılmalıdır.
    • Ayarlanabilir ayak koyma (istirahat) sayesinde ayaklar sarkmaktan kurtulacak ve vücudun pozisyonu kolay değişebilecektir.

    El büyüklüğü:

    • Kullanılan araç gereçler ele tam olarak oturmalıdır. Büyük eller için büyük, küçük eller için küçük malzemeler seçilmelidir.
    • Büyük eller için yeterli hareket alanı sağlanmalıdır.

    Vücut ölçüleri:

    • Geniş vücutlu işçiler için çalışma alanı yeterli büyüklükte olmalıdır.

     

    Ergonomik işyeri düzeni için bazı öneriler:

    • Her iş yerinde sağ ve sol el kullanımı için araç gereç olmalıdır,
    • Ayakta çalışılan her çalışma alanına sandalye verilmelidir. Periyodik dinlenme ve vücut şeklinin değiştirilmesi uzun süre ayakta durma problemlerini azaltır.
    • Gölge ve yansımaları azaltın ve işyerini iyi aydınlatın.
    1. OTURARAK ÇALIŞMA VE SANDALYE DİZAYNI

     

    Oturma:

    Eğer bir iş yapılrken yeterli çalışma alanı yok ise ve fazla fiziksel aktivite gerekmiyorsa o iş oturarak gerçekleştirilebilir.

    NOT: Bütün gün oturarak çalışmak vücut ve özellikle sırt için için iyi değildir. Bu nedenle çalşanlar bazan görev değişikliği yaparak ayakta çalışma imkanına sahip olmalıdırlar. Oturarak çalışma için iyi seçilmiş bir sandalye şarttır. Sandalye işçinin baçak ve genel pozisyonunu kolayca değiştirebileceği özellikte olmalıdır.

    Oturarak çalışma sırasında uyulması gerekli ergonomik kurallar şunlardır:

    • İşçi tüm alanlara rahatlıkla ulaşabilmeli ve bu sırada vücudu eğilip bükülmemelidir.
    • İyi otuturma pozisyonu işçinin önündeki va yanındaki çalışma alana karşı dik olmasıdır.
    • Çalışma masası ve sandalye iyi dizayn edilmeli ve çalışma düzeyi ile dirsek aynı düzlem içinde (aynı yükseklikte) olmalıdır.
    • Sırt dik ve omuzlar rahat olmalıdır.
    • Mümkünse, dirsekler, eller ve kollar için ayarlanabilir destekler kullanılmalıdır.

    Çalışma sandalyesi:

    Ergonomik gerekinimler için uygun sandalye seçimi gereklidir. Bu amaçla aşağıdaki ergonomik özellikler izlenmelidir;

    • Sandalye çalışma masası ve çalışma tezgahı yüksekliğine ve işin performansına uygun olmalıdır.
    • İdeal olarak, oturma yeri ile sırt desteği ayarlanabilmelidir. Ek olarak sırt desteği tilt hareketi yapabilmelidir.
    • Sandalye işçinin ileri ve geri hareketini kolayca sağlamalıdır.
    • İşçinin masa altında ayaklarını uzatabileceği ve vücut hareketini kolayca değiştirebileceği alan olmalıdır.
    • Ayaklar rahatça yere basmalıdır. Bu mümkün değilse ayak desteği kullanılmalıdır. Ancak ayak desteği diz ve bacak kaslarına uygulanan basıncı elimine etmelidir.
    • Sandalye vücudun alt sırt kısmını destekleyen sırt desteğine sahip olmalıdır.
    • Sandalye rahatça dönmelidir.
    • Sandalyedeki ayak sayısı dengeyi sağlamak amacıyla beş adet olmalıdır.
    • Mümkünse kol destekleri çıkarılabilir olmalıdır. Çünkü bazı işlerde kol desteği rahatsızlık verebilir. Bazı durumlarda kol destekleri işçinin çalışma tablasına yeteri kadar yakınlaşmasını engeller.
    • Sandalyenin oturma alanı hava alıp verebilen bir kumaş ile kaplanmalıdır.

     

    Yukarda sayılan ergonomik özellikler özellikte gelişmekte olan ülkelerde işçilere ideal bir davranış olarak gelebilir. İçiler ve işverenler için unutulmaması gerekli konu işyerlerindeki bir çok sağlık ve güvenlik problemlerinin yetersiz ergonomik koşullarından kaynaklandığıdır. Ergonominin yeteri düzeyde anlaşılması ile birlikte işçiler çalışma ortamlarının değiştirilmesine, işverenler ise, üretim ile ergonomik prensipleri arasında ilişkiyi görmeye başlayacaklardır.

    1. AYAKTA ÇALIŞMA

    Eğer mümkünse uzun süreli ayakta çalışma önlenmelidir. Uzun süre ayakta çalışma sırt ağrısına, ayaklarda şişmelere, kan dolaşım sistemlerinde problemlere ve kas yorgunluklarına neden olur.

    Aşağıda ayakta çalışma sırasında uyulması gerek kurallar sıralanmaktadır;

    • Eğer bir iş mutlaka ayakta çalışmayı gerektiriyor ise, ek olarak belirli aralıklarla oturabilecekleri bir sandalye veya tabure sağlanmalıdır.
    • İşçi kollarının uzanabileceği alanlar dışına çıkmamalı ve bu alan dışına ulaşmak için sırtı dönme, eğilme ve uzanma hareketleri yapmamalıdır.
    • Çalışma masası veya tablası farklı yükseklikteki işlere göre ayarlanabilir olmalıdır.
    • Eğer çalışma alanının ayarlanması mümkün değil ise uzun işçiler için çalışma tablası destekle yükseltilmeli, kısa boylu işçilerin için bir platform üzerinde çalışma sağlanmalıdır.
    • Ayak dinlenme destekleri acı ve ağrı hislerini engelleyecek ve işçinin pozisyon eğiştirebilmesine olanak sağlayacaktır. Ayak yüksekliğinin zaman zaman değişmesi sırt ve bacaklardaki acı ve ağrıları önler.
    • İşçiler sert olmayan bir malzeme üzerinde çalışmalıdırlar (mat), Beton veya metal yüzeyler şokları absorbe edici malzeme ile kaplanmalıdır. Yerler temiz, düz ve kaymaz olmalıdır.
    • Ayakta iş yapan işçiler alçak topuklu ve tabanı destekli iş ayakkabısı giymelidir.
    • İşçiler pozisyonlarını değitirebilmeleri işçin yeterli diz hareketi yapabilmeli ve bu iş için gerekli alan bulunmalıdır.
    • İşçiler işine uzanmamalı ve vücudunun önünde 20-30 cm’lik bir uzaklıkta çalışmalıdırlar.

    Çalışma masası yüksekliği uygun yüksekliğe çıkarıldıktan sonra aşağıda sayılan önemli faktörler göz ardı edilmemelidir;

    • İşçinin dirsek yüksekliği,
    • Yapılan işin tipi,
    • Üretilen malzemenin boyutları,
    • Kullanılan alet ve edavat.

     

    Ayakta çalışırken untulmaması gerekli koşullar ise şunlardır;

    • Yüz işe dönük olmalı,
    • Vücut işe yakın olmalı,
    • Eğer bir tarafa dönülecek ise bel ve omuz bükülerek değil, ayaklar üzerinde dönülerek sağlanmalı.
    1. EL ALETLERİ VE KONTROLLAR

    El Aletleri:

    El aletleri ergonomik gereksinimlere göre dizayn edilmelidir. İşçiye uygun olarak üretilmemiş el aletleri ve genel olarak aletler olumsuz sağlık etkileri yaratacağı gibi işçinin üretkenliğini düşürür. Bu problemleri önlemenin ve üretkenliği arttırmanın yolu el aletlerinin işçiye ve işine uygun olmasıdır. İyi planlanmış el aletleri vücudun pozisyonunu ve hareketlerinin bozmadığı gibi üretimi olumlu yönde etkiler.

    El aletleri seçiminde dikkat edilecek noktalar şöyle sıralanabilir:

    • Kalitesiz el aleti kullanılmamalıdır.
    • Parmak ve blek gibi küçük kasları çalıştıran el aletleri yerine bacak, kol ve omuz kaslarını gibi uzun kasları çalıştıran el aletleri seçilmelidir.
    • Ağır el aletlerinin sürekli olarak yukarda tutulması engellenmelidir. Uygun dizayn edilmiş el aletleri bilekleri daima vücudun yanında tutmaya imkan verir ve böylece omuz ve kolların kazaya uğramasına engel olur. Ek olarak vücudun eğilmesini, dönmesini önler.
    • Eğer bir malzeme kaldırılacak ise tutacak yeri olmalıdır. Tutacaklar ellere daha fazla uyum sağlar. El ve parmaktaki eklemler üzerine ve avuç içine fazla basınç uygulanmasını önler.
    • Cildin ve parmakların sıkışacağı boşlukların olduğu el aletleri kullanmaktan sakınılmalıdır.
    • Çift tutacağı olan aletleri seçiniz. Makas gibi. Bu aletlerin arası açık olduğu için el sıkışmsı görülmez.
    • El aletlerinin tutamaklar kolayca kavranmalı, elektriğe karşı izolasyonlu olmalı, keskin kenar ve uçları bulunmamalı ve kaymaya karşı yumuşak plastik ile kaplı olmalıdır.
    • Çıkıntı şeklindeki tutamaklar ellere fazla basınç uyguladığı için seçilmemelidir.
    • Kullanılırken eğilme ve dönme hareketi gerektirmeyen el aletleri satın alınmalıdır.
    • Ağırlık dengesi uygun aletler seçilmelidir.
    • El aletlerinin uygun bakımının yapıldığından emin olunmalıdır.
    • El aletleri sağ ve sol elini kullanan kişiler için farketmemelidir.

    Kontrollar:

    Kontrol anahtarları, kolları, ve şalterler işçiye ve işin gerektirdiği yapıya uygun olarak düzenlenmelidir. Aşağıda konu ile ilgili olarak bazı öneriler sunulmaktadır:

    • Kontrol anahtarları, kontrol koları ve şalterler makina operatörünün oturduğu veya ayakta durduğu yerden rahatlıkla uznabileceği yerde bulunmalıdır. Özellikle sık tekrarlana işler için bu özellikler çok önemlidir.
    • İşe uygun olarak yapılmış kontrolları seçiniz. Örneğin yüksek hızları hassas kontrol etmede el kontrollarını, kuvvet gerektiren kontrollarda ayak pedalları tercih edilmelidir. Operatör başına bir pedaldan fazla kontrol verilmemelidir.
    • İki el ile kumanda edilen kontrolları seçiniz veya eski kontrolları iki elle kontrol edilir hale dönüştürünüz.
    • Triger’ler tek parmak yerine birkaç parmak ile işleme sokulmalıdır.
    • Acil kontrol düğmeleri ile normal kontrol düğmeleri arasında belirgin bir fark olmalıdır. Ek olarak acil düğmelerin rengi farklı seçilmeli, fiziksel olarak ayrılmalı, uyarı işareti ile belirtilmeli veya üstü kapalı olmalıdır.
    • Kontrollar kazalara neden olmamalıdır. Bu nedenle kontrollar arasında yeterli aralık bulunmalı ve belli bir güç ugulamakla devreye girmeli veya koruyucusu bulunmalıdır.
    • Kontrolların kullanımı basit bir süreç izlemeli ve her ülkede aynı izlenimi uyandırmalıdır.

    E. AĞIR FİZİKSEL ÇALIŞMA

    Manuel çalışmalar işçilerde bel ağrısı ve kas ağrılarına neden olmayacak şekilde düzenlenmelidir. Uzun süreli ağır fiziksel çalışma işçilerin nefes alma hızı ile kalp atışlarını arttırır. Eğer işçiler yeterli fiziksel şartlara sahip değil ise, çabuk yorulacaktır. Eğer mümkün ise ağır işler için yardımcı araç gereç kullanılmalıdır. Mekanik güç işçilerin maruz kaldığı riski azaltacak ve verimini arttıracaktır.

    Ağır işleri organize ederken aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:

    • Ağır iş işçinin fiziksel kapasitesini aşmamalıdır.
    • Ağır işler gün içine yayılmalı ve arada hafif işler yapılmalıdır.
    • Günlük çalışma içinde istirahat periyotları bulunmalıdır.

     

     

    Ağır fiziksel işlerin düzenlenebilmesi için aşağıdaki faktörlerin bilinmesi gereklidir:

    • Yükün ağırlığı,
    • İşçinin yükü ne sıklıkta taşıdığı,
    • Taşınma uzaklığı,
    • Yükün şekli,
    • Yükü taşımak için gerekli zaman.

     

    Özellikle elle taşımanın olduğu işlerde yapılması gerekli iyileştirmeler şöyle sıralanabilir:

    Yükün ağırlığı azaltılmalı;

    • Yükün ağırlğını azaltın,
    • Bir seferde taşınacak yük miktarını (sayısını) düşürün,
    • Fazla yükler için birden fazla kişiyi devreye sokun.

     

    Daha kolay taşıma sağlanmalı;

    • Yükün ağırlık merkezi işiye yakın olacak şekilde planlanmalıdır,
    • Vücüdun eğilmesini engellemek için depolama yapılan yer bel hizasında veya daha yukarda olmalıdır,
    • Yükü bel yüksekliğine kadar mekanik kaldıraçlarla taşıyın,
    • Yükü taşımak için birden fazla kişi gerekebilir.
    • Daha rahat taşıma için yükü yuvarlanan malzemeler üzerinden kaydırın.
    • Yükü transfer etmek için kemer, kayış ve el tutamakları kullanılmalıdır.

     

    Depolama teknikleri geliştirilmelidir;

    • Uygun yükseklikte raflar, paletli standlar ve destekler kulanılmalıdır.
    • Paletlerde yük taşırken yükü yaymak amacıyla paletin ortasına yeleştirin.

    Taşıma mesafesini en aza indirilmeli;

    • Çalışa alanının yeniden düzenleyin,
    • Üretim ve depolama alanını yeniden planlayın.

    Taşınması gerekli yük sayısı azaltılmalı,

    • Yük taşıma için daha fazla kişi görevlendirin.
    • Mekanik yardım kullanın.
    • Depo ve çalışma alanını yeniden gözden geçirin.

     

    Taşıma sırasında vücudun dönmesini engellenmeli;

    • Yük daima vücudun önünde bulunmalıdır.
    • Tüm vücutla birlikte dönmek için yeterli alan sağlanmalıdır.
    • Vücut ekseni üzerinde değil ayak hareketi ile dönme yapılmalıdır.

    F. İŞ DİZAYNI

    İnsan faktörü dikkate alındığında, iş dizaynı çok önem taşır. İyi organize edilmiş bir iş, işçnin sağlık ve güvenlik koşullarını arttıracağı gibi onun ruhsal ve fiziksel yaşamını olumlu olarak etkiler.

    İş düzeninde dikkat edilecek noktalar şöyle sıralanabilir;

    • İşin gerektirdiği görevlerin saptanması,
    • Her görev için gerekli olan performans özellikleri,
    • Performens için kaç adet görevin gerektiği,
    • Görevin tamamlanabilmesi için gerekli araç-gereç,
    • İşin tamamlanabilmesi için gerekli görevler.

     

    Ek olarak, iyi düzenlenmiş bir iş planı aşağıdaki özellikleri içermelidir;

    • İş sırasında işçinin vücut pozisyonu değişmelidir,
    • Ruhsal olarak motive edici faktörler bulunmalıdır,
    • Çalışma çevresi, çalışma alışkanlıkları, personel gereksinimleri doğrultusunda işçi kendi kararı dorultusunda çalışma aktivitesini değiştirebilmelidir,
    • İşçi sorumluluk duygusunu hissedebilmelidir.
    • İşçi işin gerektirdiği eğitimi almalıdır.
    • İşçiler işin tamamlanabilmesi için ihtiyaç duyulan çalışma ve dinlenme sürelerine sahip olmalıdırlar,
    • Yeni bir iş için işçiler çalışma periyotlarını düzenleyebilmelidirler.

     

    4. Sağlık-Güvenlik Görevlilerinin Sorumlulukları:

    Ergonomi programının uygulanmasında işyerlerinde en fazla görev sağlık ve güvenlikle ilgili çalışanlara düşmektedir. Ülkemizde bu görevlerin işyerindeki yansıması İşyeri Hekimi ve İş Sağlığı/Güvenliği Uzmanı'dır.

    Temel olarak adı geçen iki disiplin, kötü işyeri koşularından kaynaklanan sağlık ve güvenlik prıoblemlrini ergonomi ilkeleri düzeyinde çözebilirler.

    İşyerinde ergonomik problemlerin varlığını ve ne ölçüde bulunduğunu anlamak üzere sorumlular şu soruları kendilerine sormalıdırlar:

    • Yapılan işler, kullanılan aletler ve çalışma ortamı işçilere ve operatörlere ne kadar uygundur?
    • İşçiler özel işlerini yaparken ne kadar güç kullanmakta ve nekadar zaman harcamaktadırlar,
    • Ne kadar tekrarlanan vücut hareketi vardır.

    Yanıtı istenen soruları bulabilmek için özellikle işyeri risk analizlerine, kontrol listelerine, işçilerle birlikte çalışmaya gerek vardır

    1.1.8        İnsanların Enerji Gereksinimi

    1.1.10.1. Bazal Metabolizma

                İnsan vücudunu tam dinlenme halinde iken temel yaşam fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için gerekli en düşük enerji miktarına bazal metabolizma denilmektedir. Bazal metabolizma ölçülürken aşağıdaki koşulların sağlanması gerekir.

    1.Vücut uyku haline yakın ve tümüyle gevşek bir durumda olmalıdır (Tam dinlenme hali)

    2.Ölçüm yapılmadan 12 saat önce proteinli besinler kesilmeli ve ölçümden 1 saat önce sadece karbonhidrat açısından zengin sıvı besinler alınmalıdır.

    3.Çevre ısısı, yapılacak ölçümleri etkilemektedir. Bu nedenle kişinin giyinik ve üstü örtülü, sadece giyinik ya da çıplak olması durumlarında test odası sıcaklığının aşağıdaki değerler civarında tutulması gereklidir.

                Bu koşullar altında, herhangi bir kişinin harcadığı enerji miktarının ölçülmesinde en güvenilir kriter,kişinin oksijen tüketiminin ölçülmesidir. Kişinin solunum yolu ile dışarıya attıkları gazların analizi ile deney süresince tüketilen oksijen miktarı bulunur. Yerel atmosferik basınç altında ve önemli miktarda nem içeren bu miktar standart koşullara dönüştürülerek vücudun tüketmiş olduğu oksijen miktarı hesaplanır. Hesaplanan bu oksijen miktarının ortaya çıkarabileceği oksidasyon enerjisi kcal/dak cinsinden bulunarak bazal metabolizma elde edilir.

                Bazal metabolizma değerleri yaşa, ağırlığa, boya ve cinsiyete bağlıdır. Bazal metabolizmanın cinsiyete ve yaşa göre değişimi aşağıda verilen şekilde görülmektedir.

     



    İş Yükü ve Enerji Gereksinimi

                Bir insanın bir iş yaparken tükettiği oksijenden ve solunum yoluyla dışarıya attığı karbondioksit gazından işin yapılması için gerekli enerji miktarını yaklaşık olarak hesaplamak mümkündür. Diğer taraftan nabızda, solunum hızında ve vücut ısısında meydana gelen değişiklikler de bir işin yapılması için gereken enerjinin hesaplanmasında bir kriter olarak kullanılabilir.

                Solunum ve dolaşım sistemlerinin yapılan işe uyum sağlaması hemen gerçekleşemez. Bu uyumun sağlanması için geçen süre zarfında ihtiyaç duyulan oksijen, kaslardaki kimyasal enerji kaynaklarından kaynaklanır. Uyum dönemi sırasında kimyasal enerji depolarından karşılanan bu oksijen miktarına oksijen borçlanması denir (Şekil 3.2). Şekilden de görüldüğü gibi, bu uyum sağlandıktan sonra, oksijen tüketimi belli bir düzeyde devam eder. İş bitiminde ise, oksijen tüketimi birden bazal metabolizma düzeyine inerek yavaş yavaş azalır. Oksijen borcunun geri ödendiği bu döneme toparlanma dönemi denir (Şekil 3.2).

                Bir fiziksel çalışmanın başlangıcında solunum ve dolaşım fonksiyonları, metabolik gereksinimlere uyum sağlayıncaya kadar, iş görenin kas hücreleri, "anerobik" yoldan enerji oluştururlar. Uyum sağladıktan sonra ise gerekli enerji "erobik" yoldan karşılanır. Erobik yoldan karşılanan enerjinin bir üst sınırı vardır ve bu sınır değere, maksimum erobik kapasite denir. Bu kapasite üzerinde, vücudun iş yapabilmesi için anerobik rezervlerin kullanılması gerekir ki, bu da bireyin aşırı zorlanmasına neden olur. Erobik kapasitenin yüksek olması, yorgunluğa karşı direnç ve iş verimi açısından önemlidir. Ancak bu kapasitenin tek başına, yüksek iş kapasitesi ve verimliliğin ölçüsü değildir. İş yerindeki ortam koşullarının, iş düzeninin ve temposunun, yardımcı araç ve gereçlerin uygun yerleşiminin, duruş ve oturuş pozisyonları, işçilerin iş hevesleri de önem taşımaktadır.

     

    Toplam enerji harcamı çalışmalarında, işin özelliklerine göre her hareketin tekrar sayısı, enerji tüketim düzeyi, işin yapıldığı süre içerisinde vücut pozisyonları gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Tablo 1 'de çeşitli işlerde gerekli enerji miktarları ve ortalama kalp atış sayıları verilmiştir.

     

     Günlük Enerji Gereksinimi

                Günlük enerji gereksinimini belirlemek için, iş başında harcanan enerjiye ek olarak iş dışındaki etkinlikler için de gerekli olan enerji gereksiniminin saptanıp iş başındaki enerjiye eklenmesi gerekir. Günlük gerekli enerji;          E= I + S + U eşitliğinden yararlanarak hesaplanmalıdır.

    Bu eşitlikte;

                E          : günlük enerji miktarı

                I           : işbaşındaki gerekli enerji miktarı

                S          : Serbest zamanda gerekli enerji miktarı

                U         : Uykuda gerekli enerji miktarı

    olup, bunların ortalama değerleri ve günlük toplam enerji gereksinimi;

     

     

    olarak saptanmıştır. Aşağıda verilen şekilde bazı işlerin yapılabilmesi için kcal olarak enerji miktarları verilmiştir

    İş ve İşlemlerin Fiziksel Çaba Olarak Sınıflandırılması

                İnsanların yaptıkları işler, zorlanma durumuna göre çeşitli sınıflara ayrılabilir. Yapılan araştırmalarda iş ve işlemler çeşitli kişilerce değişik gruplara ayrılmıştır Saula ve çalışma ekibi, yaş ve cinsiyet, antreman düzeyi gibi faktörleri dikkate alarak iş ve işlemleri 5 ana gruba ayırmışlardır.

    1. Hafif İşler: Erobik kapasitenin %25 'inden az fiziksel çaba gerektiren işlerdir. (Büro işleri)

    2. Zorca İşler: Erobik kapasitenin %25 -%50 'si düzeyinde fiziksel çaba gerektiren işlerdir. Montaj hattı operatörlüğü

    3. Maksimum altındaki işler: Erobik kapasitenin %50 -%75 'i düzeyinde fiziksel çaba gerektiren işlerdir. Maden ocağı işçiliği, dökümhanelerde orta büyüklükte kalıplama yapan işçiler.

    4. Maksimal işler: Erobik kapasitenin %75-%100 'düzeyinde fiziksel çaba gerektiren işlerdir. Uzun mesafe koşucuları, yüksek fırın ve döküm işçilikleri,

    5. Bitkinliğe neden olan işler: Erobik kapasitenin üzerinde güç harcanarak yapılan işlerdir. Bu işler çok kısa süreler için uygulanabilir. Halter kaldırma gibi.

     

     Enerji Tüketiminin çalışma işe İlişkisi ve Dinlenme Sürelerinin             Hesaplanması

                Erobik kapasitenin %50 sinin üzerinde enerji sarfı gerektiren işler yorucudur. Bu oran 1' e yaklaştıkça işlerin zorluk derecesi artacağından sık sık dinlenme aralarının verilmesi zorunludur. Çalışanların uzun bir süre verimli olarak çalışabilmeleri için bir kişinin yaptığı işlerin gerçek enerji karşılığı 2000 kcal' yi ve 24 saatlik toplam enerji sarfının da 4300 kcal 'i geçmemesi gerekir. Eğer bir kişinin dakikadaki enerji gereksinimi, sık sık 5.3 kcal 'yi geçiyorsa, bir iş günündeki enerji safının 2000 kcal 'de kalması için bir takım düzenlemeler yapılması gerekir. Aşağıda verilen şekilde çalışma süresinin dinlenme periyotlarıyla ayrılması halinde ve sürekli çalışma için elde edilen ürün sayısındaki farklılığı göstermektedir.

     

    Çalışma sırasında dinlenme araları verme şeklinde gerçekleştirilen bu düzenlemelerde en önemli sorun dinlenme sürelerinin belirlenmesidir. Dinlenme sürelerinin belirlenmesinde çeşitli formüller önerilmekte ise de bu formüllerdeki farklılık ayrıntılardadır. Çünkü bu formüllerin hemen hepsi standart enerji harcamını esas almıştır. Standart enerji sarfı, kişinin dinlenmeden iş yapabildiği maksimum enerji tüketim hızı olup, ortalama 4 kcal/dak. 'dır. Lehman 'a göre,

    D=[(M/4)-1]*100

    M:İş için gerekli olan enerji sarfı (kcal/dak)

                D:Dinlenme süresi (çalışılan sürenin yüzdesi olarak)

    Örneğin; Dakikada 6 kcal enerji harcamı olan bir iş için dinlenme süresini hesaplayınız.

                            D=(6/4-1)*100 =50

    Yani toplam çalışma süresinin yüzde ellisi dinlenme süresi olarak verilmelidir.

    başka bir dinlenme süresi formülü de Murrell tarafından geliştirilmiştir. Murrell 'e göre

    D=T*(M/S)/(M-15)

    :Toplam çalışma süresi

                            M:İşin gerektirdiği enerji sarfı (kcal/dak)

                            S:Standart enerji sarfı (kcal/dak)

                            D: Dinlenme süresi (dak)

                S=4 kcal/dak, T=1 saat ve M=6 kcal/dak alınırsa dinlenme süresi; dakika olur.

    Görüldüğü üzere, her iki hesaplama yöntemine göre ortaya çıkan dinlenme süreleri yaklaşık birbirine eşit olmaktadır.

    2.         Antropometri

    Antropometri Yunanca Antropos (İnsan) ve Metikos (Ölçü) sözcüklerinden oluşan ve insan vücudunun ölçülerini konu edinen bir bilim dalıdır. İnsan vücudunun ölçülerini elde ederken bu ölçülerin çeşitli topluluklar, meslekler, yaş ve cinse göre farklı oluşlarını etkileyen etmenlerin araştırılmasını da Antropometrinin araştırma konuları arasına girer.

    “Mühendislik Antropometrisi” ise bu ölçüleri mühendislik açısından değerlendirir ve inceler. Bu tür değerlendirmeye “sanayi antropometrisi” adı da verilmektedir.

    Çalışma yerlerinin düzenlenmesinde iyi tanımlanmış, ölçü noktaları arasında ölçülmüş olan insan vücuduna ait uzuvların en, boy, çevre vb. Ölçülerine de gereksinim vardır. Çalışan insanların fiziksel rahatlıkları ve beden yeteneklerini en üst düzeyde kullanabilmeleri öncelikle, kullandıkları malzemeler, çalışma yüzeyleri ve hacimlerin onların boyutlarına uygun olmasına bağlıdır. Her türlü araç ve gereci kullanan işgörenlerin boyut farklılıklarını gözeterek ara kesit tasarımları yapmak çok önemlidir. Böyle bir yaklaşımda ise Antropometri kullanılır.

    Mühendislik Antropometrisi İşbilimin en önemli konularından birisidir. İnsan vücuduna ait ölçüler çalışma yerlerinin düzenlenmesinde özenle göz önünde bulundurulmalıdır.

    Çalışma yerlerinin tasarımında insan ölçüleri göz önüne alınırken insan yeni baştan tasarlanmayacağına göre, onun ölçülerinin dağılımının bilinmesi makinaların ve dolayısıyla “İnsan-Makina Sistemleri “ tasarımının ön koşuludur. Bu ölçüler bilinmeden insan ile makinanın optimum etkileşimi olamaz. Ancak bu sayede rasyonel, yorucu olmayan ve iş emniyeti sağlanmış bir iş ortamı elde edilebilir. Zira, bir makine, teknik yönden ne kadar mükemmel olursa olsun, eğer onu kullanacak insanın ölçülerine ve bio-mekanik  özelliklere uygun değilse etkin olarak kullanılamaz.

    Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalıdır. Bu boyutlar; uzunluk, genişlik, yükseklik, ağırlık ve çevre boyutları gibi farklı teknikleri içerir. Antropometrinin biyomekanik yaklaşımı ise genelde, hareket hudutları, kuvvet gereksinimi, davranış hızı gibi yaklaşımlarda insan vücudu boyutlarının etkisini inceler.

    Antropometrik çalışma yapılırken ölçülerin çalışanların büyük bir kısmına uygun olması gerekir. İşbilime ait kaynaklarda genellikle çalışanların % 90 oranındaki bir bölümüne uygun ölçülendirme esas alınmaktadır. Bu oran normal dağılım eğrisi üzerindeki % 5 ve % 95 'lik oranlar arasına karşılık gelmektedir.

    Antropometrik tasarım sırasında hacim ölçüleri için en büyük ölçüye (% 95) göre, uzanma alanı tasarımında ise en küçük ölçüye (% 5) göre ayarlamalar yapılmalıdır. Tasarım sırasında ayarlanabilir sandalye ve masa gibi yardımcı aparatların kullanılması büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Ancak bu aparatların ayar aralıkları da % 5 - % 95 arasında olmalıdır.

    Ergonomik amaçlarla antropometri yaklaşımlarında Statik ve Dinamik antropometri olarak bilinen iki farklı metot geliştirilmiştir.

    2.1.1    Antrpometri Metotları

    2.1.1.1. Statik Antropometri

    Antropometri, insanların statik duruş ve oturuşlarında ölçülen metrik değerleri ele alan bir uğraş alanıdır. Her çeşit statik antropometri yaklaşımının özel bir nedeni vardır. Okul çocuklarının oturacağı sıraların boyutlarını saptamak için uygulanacak ölçüler yanında, bir gaz maskesinin yüz ölçülerine uygun bir şekilde ve boyutlarda imali için gerekli ölçülerin saptanmasında da statik antropometri yaklaşımı kullanılır.

    Statik antropometri ile elde edilen sayısal veriler, çalışma hayatında pek çeşitli amaçlarla kullanılabilir. İnsanların kullandığı geçitler, pek fazla hareket etmeden durduğu hacimler ve oturma yeri gibi boyutsal yaklaşımlarda doğrudan doğruya statik antropometri bulguları kullanılır.

    2.1.1.2. Dinamik Antropometri

    İnsanların kol,bacak ve gövdesini çalışma esnasında, değişik boyutlarda ve devamlı hareket ettirmesi nedeniyle çeşitli dinamik boyutların ölçülmesine gerek vardır. İnsanların ayakta dururken ya da otururken çevresindeki malzemelere, kontrol sistemlerine ve çeşitli işlem noktalarına uzanabilmeleri için; eğilme, uzanma ve dönme gibi hareketlerin sınırlarını ölçmek de iş düzeni ve insan - tezgah, insan - makine arakesitlerinin tasarımında optimizasyon açısından önemlidir. Bu ölçülerin hesaplanmasında dinamik antropometri verilerinden yararlanılır.

    2.1.2 Antropometrik Ölçüler ve Ölçüm Yöntemleri

    Vücut ölçülerinin tanımlanmasında değişik ölçüler kullanılır. Ölçülerdeki bu farklılık, araştırmacıların ilgi alanlarının değişik olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin, bir antropolog vücut yapısını sadece vücudun zaman içindeki değişimini incelemek amacıyla ele alır. Bir mühendis ise, bu yapıyı aynı zamanda bir mekanizma olarak görür. Bir antropolog, hareket durumunda veya statik gerilim altında kas zorlanmasının azaltılması ve hareket rahatlığının sağlanması gibi konularla ilgilenmez. Bir mühendis, tasarım standartlarının ve insana hareket rahatlığı kazandırmanın daha önemli olduğunu kabul ederek çalışmalarını sürdürür. Bu standartların belirlenmesi için gerekli ölçümleri yapar ve saptadığı standartlarla tüketici beklentileri doğrultusunda tasarımlarda bulunur.

    2.1.3        Yapısal Vücut Ölçüleri

    Yapısal vücut ölçüleri, vücut hareketsizken belirli standart pozisyonlarda alınabilen vücut ölçüleridir. 1967 ‘de yapılan bir antropometri konferansı sonunda standartlaşma grubunca önerilen ve başta iş, işyeri, giysi ve şahsi eşya tasarımı olmak ,üzere çeşitli tasarım amaçları için kullanılan statik vücut ölçüleri şunlardır.

    1.        Yükseklikler: Düşey uzunluklardır. Birey ayakta iken yerden, otururken oturma yüzeyinden ilgili vücut noktasına kadar ölçülen değerlerdir. Diz yüksekliği, ayakta boy, oturuş yüksekliği gibi yükseklikler bu gruba girer.

    2.      Genişlikler: Yatay ve enine çaplardır. Kalça genişliği, omuz yüksekliği, omuz genişliği gibi ölçüler bu gruba girer.

    3.        Derinlikler: Yatay ve dikine çaplar olup göğüs genişliği ve kalça derinliği gibi ölçüler bu gruba girer.

    4.        Uzunluklar: Herhangi bir vücut kısmının uzun ekseni boyunca ölçülen büyüklüktür. Sırt uzunluğu, dış kol uzunluğu gibi ölçüler bu gruba girer.

    5.      Çevresel Uzunluklar: Bir vücut parçasının aynı düzlemdeki çevresidir. Bel çevresi, baş çevresi gibi ölçüler bu gruba girer.

    6.        Eğrisel Uzunluklar:Vücut üzerindeki herhangi iki noktayı birleştiren eğrinin uzunluğudur. Şakaklar arası uzunluklar, çene ucundan kulaklar arası uzunluklar.

    7.        Düşüklükler: Vücut üzerinde boyun, göğüs, bel ve kalça çizgilerinden geçtiği kabul edilen yatay düzlemler arasındaki uzunluklardır.

    8.        Erişim Uzaklıkları: Uzunlukların özel bir hali olan erişim uzaklıkları kulun ekseni boyunca ölçülür. Yukarı doğru ve öne doğru maksimum erişim uzaklıkları gibi ölçüler bu gruba girer.

    9.       Kalınlıklar: El, bilek gibi uzuvların uzun eksenlerine dik en kısa çapların uzunluklarıdır.

    10.   Çıkıntılar: Herhangi bir uzvun (örneğin: burun) en uç kısmının başlangıç noktasın kadar olan uzunluklardır. Burun ve kulak çıkıntısı gibi ölçüler bu gruba girer.

    11.   Kirişler: Özellikle, başta ense ile burun ve çene ile arka kafayı birleştiren doğrusal uzaklıklardır. Çatal bir pergel yardımıyla ölçülebilir.

    Vücut ölçülerinin tam olarak tanımlanabilmesi için durum, yer ve tür değişkenlerinden yararlanılır.

    Durum : Ölçülecek vücut kısmının ve parçasının durumu,

    Yer       : Referans alınacak nokta veya düzleme göre ölçülecek vücut parçası

    Tür      : Ölçü türü

    Örneğin:

    Oturur durumda

    Göz

    Yüksekliği

    Durum

    Yer

    Tür

    Ölçümlerde, mezura, şerit metre, kumpas, mikrometre, pergel gibi ölçü aletleri kullanılır. Statik antropometrik araştırmalarda kullanılan ölçü ve boyutlar şekilde verilmiştir.

     

 
  bugün 5 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol